‘Sadece kumaş değil
değer üretmek istiyoruz.’
Çalışanlarla görev, yetki ve sorumlulukları paylaşmak, işleri kolaylaştırmak ve yönetim tarzını belirlemek adına yedi yıllık bir çalışmayla yirmi bir ciltlik ‘İşletme El Kitabı’ oluşturduklarını belirten Sinateks Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ercan Yıldırım, çalışanların işletmenin sahibi olduğunu belirterek, “Sinateks’te sadece kumaş değil, değer de üretmek istiyoruz.” dedi.
Masamızın üzerinde yönetim kitaplarımız var. ‘Şirketi nasıl daha iyi yönetebiliriz, işleri nasıl kolaylaştırabiliriz?’ adına zamanında departmanlar arasında yönetim el kitapları hazırlamıştık. Şimdi bu konuda çok farklı bir noktaya ulaştık. Tamamen bize özgü bir hal alan. Kitapların içinde bütün içerik kendi işletmemize ait görüntüler, fotoğraflar, çalışmalar, notlardan oluşmaktadır. Bu çalışmalarda herkesin emeği bulunmakta. Bu çalışmalara 2015-2016 yıllarında başladık, yedi yılda güzel bir seviyeye getirdik. Bundan sonraki süreçte belli değişikler, iyileştirmeler yaparak şirketin iç tüzüğünü, yönetim tarzını belirlemek istiyoruz. Buradaki temel hedefimiz, görev, yetki ve sorumlulukların arkadaşlar tarafından belli bir oranda paylaşılmasını sağlamak. Kitaplarımızda işletmeyi belli bölümlere ayırdık, kendi içlerinde fasiküllere böldük. Bunun birçok faydası var. Yarın işe yeni başlattığınız çalışanı işletmeye adapte etmek biraz zaman alabiliyor. Bu da hem kişiye hem de işletmeye zaman kaybettiriyor. Elinizdeki bu rehberi okuyarak işi üç ayda öğrenme şansınız varken yanınızdaki arkadaşınızın anlatmasını beklemek durumunda kalıyorsunuz. Bu hem süreci uzatıyor hem de çok kısa sürede çalışanı da kaybedebiliyorsunuz. Kişi bu yönetim el kitaplarını okuduğunda zaten belli düzeye gelmiş oluyor. Şu an yirmi bir cilt var. Kendi içinde de renklendirilmiş biçimde fasikülleri var. İşletme içinde yaşadığımız değişiklikleri güncelleyerek, revize ederek yeni baskılara gidiyoruz. Bu kitaplarımızla ilgili gerek üniversitelerden gerekse devlet kurumlarından çok güzel dönüşler alıyoruz.
Sinateks, Barakfakih Organize Sanayi Bölgesi’nde 2000 yılından bu yana entegre bir tesis şeklinde faaliyet göstermektedir. Dokuma, iplik, kumaş boya, büküm yatırımları ve ihracatı ile tekstil sektöründe önemli bir yeri olan firmamız, yönetim şekliyle ön plana çıkmaktadır. İşletmenin her alanına dair hazırlanan el kitapçıkları çalışanlarımıza yol göstermektedir. Bu kitapçıkların dışında üniversite öğrencilerini şirkette misafir ederek iş hayatına dair bilgiler aktarması, çalışanlarına sürekli eğitim vermesi ve çevreye gösterdiği önem, Sinateks’e değer katıyor. Altıncı Bölgede yatırıma hazırlanan şirketin gelecek hedeflerini Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ercan Yıldırım anlattı…
Öncelikle firmanızı tanıyabilir miyiz?
Dedem ve babam tüccar. İplik ticareti yapmışlar, manifaturacılıktan gelme bir aileyiz. 90’lı yılların sonunda ben ve kardeşlerimin işe dahil olmasıyla sanayiye adım attık. 2001 yılında Barakfakih’te dokuma tesisleriyle başladık. Ondan sonra iplik boya, kumaş boya, ilave dokuma yatırımları, büküm tesisi derken şu an baskı hariç bir entegre tesise dönüştük. Önümüzdeki yıllar baskı tesisini de düşüyoruz. Üç yüz çalışanımız var. Yerimiz 30 bin m². Ar-Ge çalışmalarımızı kendi bünyemizde yapıyoruz. İhracatta son dönem ciddi ataklarımız var. Fransa, İspanya, Almanya, İngiltere başta olmak üzere daha çok Avrupa ülkelerine ihracatta bulunuyoruz. Arap coğrafyasında da belli bölgelere ihracatımız bulunmakta.
BURSA DIŞINDA DA ÖNCÜ OLMAK İSTİYORUZ.
Bursa dışında bir yatırımınız olacak. Ondan bahseder misiniz?
Şu anda Ağrı ve Van’da yetkililer ile görüşmeler yapıyoruz. Belli bir grup imalatımızı, Doğu veya Güneydoğu Bölgesi’nde entegre bir tesis olacak şekilde yapmak istiyoruz. İki yüz elli kişiye iş imkânı sağlayacağız. Yıllardır kafamızda olan bir projeyi ancak son yıllarda somutlaşmaya başladı.
Peki gelecekte varmak istediğiniz nokta neresi? Firmanızı nerede görmek istersiniz?
Mutlaka herkesin bir planı var ama açıkçası hedefimiz, bu işi kardeşlerimle ve çalışanlarımızla birlikte keyifli ve eğlenceli bir şekilde yapmak. Çevremize fayda sağlamak. Tekstil bana göre ticaretin içinde en geniş kapsamlı sektör. Bizim temel hedefimiz on yıl içinde Avrupa ve Türkiye’deki konfeksiyoncu, perakendeci müşterinin talep ettiği birçok ürünü karşılayabilen bir tesis olmak. Bunun için alt yapımız, bilgi birikimimiz var. Birkaç kalemde üretim üssü olan, ihracat odaklı bir firma olmak istiyoruz. Bunun için sadece Bursa’ya hapsolup kalırsak bunun gerçekleşmesi mümkün olmayacak. Zaten hem coğrafi açıdan hem arazi açısından ciddi sıkıntılarla karşı karşıyayız. O yüzden birkaç yerde üretim üssü kurmayı hedefliyoruz.
İLERİ TEKNOLOJİYİ YAKALAMAMIZ LAZIM
Sektördeki konumunuzu nasıl özetlersiniz?
Tekstil ciddi rekabetçi bir sektör. Biz sadece Bursa’daki rakiplerimizle yarışmıyoruz. İstanbul’a mal satıyorsak orada yüzlerce ithalatçı var, onlarla da rekabet etmek zorundayız. Global bir firma olmaya çalışıyoruz. Çin, Endonezya ve Vietnam bize göre teknolojide, makinada, iplikte çok iyi seviyelere vardılar. Bizim onlara karşı avantaj yakalamamız lazım. Onların kuşandığı silahlarla kuşanmamız lazım. Bence bizim hem şansımız hem de imkanlarımız var.
YEŞİL ÇEVRE VE BOSAB, YÜKÜMÜZÜN
BÜYÜK BİR KISIMINI ALIYOR
Çevre ile ilgili neler yapıyorsunuz?
Çevre konusu tartışma konusu olmaktan çıkmıştır. Çevreye sahip çıkmak büyük bir sorumluluk gerektiriyor. O konuda çok iyi bir noktadayız. Burayı kurduğumuzdan beri fabrika alanımızın içinde 1000 m² üzeri yeşil alanımız var. Normalde inanılmaz bir arsa ihtiyacımız var ama biz bu alanı yeşil alana ayırdık. Yeşil Çevre, şu anda bizim yükümüzün büyük bir kısmını almış durumda. Bizim çok güzel bir arıtma tesisimiz var. Bunun dışında işletme içinde enerji ve su tasarrufu ile ilgili sertifikalarını aldığımız çalışmalarımız var. Çalışan arkadaşlarımızı bilgilendirmeye çalışıyoruz. Daha önemlisi teknolojiyi takip ediyoruz. Susuz teknolojileri takip ediyoruz. 6. Bölgede da kuracağımız tesiste önceliğimiz bu olacak. Arıtma kurmadan düğmeye basmayız. Vicdanımız el vermez. Planladığınız yatırımdan birkaç makine yatırımını eksiltip bu bedeli arıtmaya tahsis ettiğinizde çözümün bir parçası olacağını düşünüyoruz.
Gençlere yönelik de bir projeniz oldu diye biliyorum. Bunu anlatır mısınız?
Gençlerde mesleki anlamda ciddi bir endişe var. Aldıkları eğitim yeterli mi? Kariyer yapamıyorlar, planlama yapamıyorlar. Tekstil sektörünü seçmiş, okulu seçmiş ama birçoğu bilinçli, planlı bir seçim yapmamış. Biz onları bir şekilde kabul edelim kariyer hedefi verelim diye düşündük. Ege Üniversitesi’nde ve Marmara Üniversitesi’nde kariyer günlerine katıldık. Stant açtık, araba kiraladık, çocukları buraya getirdik. Çağırdık, üç veya dört dönem önce mezun olmuş bizde çalışan meslektaşları ile görüştürdük, morallerini ve motivasyonlarını yükselttik. Bu imkânı bizim vermemiz lazım. Bu bizim için sosyal sorumluluk. Moralleri yerine gelsin, geleceği ile ilgili endişe hissetmesin. İki hafta önce İzmir Ege Üniversitesinden, yirmi üç öğrencimizi kabul ettik, tüm ulaşım masraflarını karşıladık, ağırladık. İşletmemizin bütün bölümlerini gezdirerek bilgiler verdik. Bölüm sorumluları tarafından bilgiler verilmesini sağladık. Çok güzel geri dönüşler aldık. İşletmemizde staj yapabilmelerine imkânı verdik. Mezun olacaklardan iş başı verdiklerimiz oldu. Keşke bütün üniversitede ki öğrencileri davet edip getirebilsek. Bu öğrenciler bizim geleceğimiz. İnşallah, bu tarz etkinlikler başka firmalara da örnek olur.
ÇALIŞANLARIMIZ İŞLETMENİN SAHİBİ
Marmara ve Ege Üniversite’sinden öğrenciler getirdiniz. Çalışanlarınızın eğitimiyle ilgili çalışmalarınız var. El kitapçıklarınız var. Bunlar çalışana verdiğiniz kıymeti de gösteriyor. Sizin için çalışan ne ifade ediyor?
Bana göre işletmenin gerçek sahibi firmanın çalışanlarıdır. Fabrikayı kurduğumuz günden beri çalışanlarımız var. Bu çok önemli. Bütün hayatını, bütün planını artık firma endeksli yapıyor. Yirmi senedir bizimle birlikte çalışıp işletmeyi sahipleniyorlar. Bazen size direnç gösteriyor. Bir yerden sonra ‘hayır katılmıyorum’ diyor, ‘yanlışsınız’ diyebiliyorlar. Aslında patronlaşıyorlar. Bunu yakalayabilmesi lazım firmalarımızın. Biz bunu eğitimlerle sağlamaya çalışıyoruz. İki yıldan fazladır eğitim birimimiz var. Her hafta iç ve dış eğitim olarak teknik, sosyal ve kişisel gelişim eğitimleri düzenli olarak veriliyor. İşin özü şu, burada sadece 1 metre kumaş üretmek istemiyoruz, aynı zamanda kumaş üretirken değer üretmek istiyoruz. Topluma insan kazandırma çabasındayız. Kumaşı her türlü üretiriz ama topluma değer üretebiliyor muyuz? Herkeste aynı verimliliği alamayabiliriz ama yüzde on beş bile yaşadığımız topluma maya görevi görecektir. Bir başka sorun da eğittiğiniz kişinin gitmesi. Hiç önemli değil. Siz yeter ki eğitin. Toplum bizim toplumumuz değil mi?